TAHTANIN ÇİVİLERİ
Hani bugün en zor kazanılan şey nedir, diye sorsalar ne dersiniz?
Para mı?
Şan, şöhret mi?
Unvan mı?
Tanınır olmak mı?
Hangisi?
Hiç biri mi yoksa?
Bunların her biri zor kazanılan şeyler değil mi yoksa?
Emek isteyen…
Uğraş isteyen…
Tecrübe isteyen…
Bedel isteyen…
Ve sabır isteyen işler değil mi yoksa?
*
Aslına bakarsanız ilk bakışta zor kazanılan şeylermiş gibi görünenler bunlar…
Daha da zor kazanılanı var mı?
Var elbette, olmaz mı?
Hem de o kadar zor kazanılıyor ki!
Ne sınavlardan geçiyor insan ‘dost’luk adına, bilmiyor muyuz?
Arkadaşlık bir anlamda sıradanlığı da çağrıştırıyor gibi geliyor bana…
Dostluk ise aranırlılığı…
Sırdaşlığı,
Dert ortaklığını…
Kötü günlerin güneşini
O nedenle o kadar zor ‘dost’ edinmek…
Tabi canım bunu hepimiz biliyoruz…
*
Şöyle bana bir dakikanızı ayırırsanız eğer, küçük bir kıssayı paylaşmak istiyorum sizinle…
“Adamın bir tanesi oğluna eline ham bir tahta vermiş. Bu tahtanın üzerindeki pürüzleri kaldırıp dümdüz yapmasını söylemiş.
Oğul babanın söylediğini yapmış. Düzlediği tahtayı bir güzel de cilalamış ve çok hoş bir görünüm kazandırmış
Daha sonra baba; bu dümdüz olan, cilalı, parıl parıl parlayan tahtaya, belirli aralıklarla çiviler çakmasını, daha sonra da çaktığı çivileri sökmesini söylemiş oğluna…
Oğlu babasının söylediklerini yerine getirmiş. Babasının söylediği gibi çaktığı çivileri teker teker sökmüş.
Çiviler söküldüğünde oğul babasına, babası da oğluna bakmış…
Sonra Çocuk babasına: Neden böyle yaptırdın baba? diye sormuş.
Babası oğlunun sorduğu soruya soruyla cevap vermiş.
Sence neden böyle yaptırmış olabilirim?
Çocuk “Bilmiyorum” demiş.
Baba: “Dinle evlat” demiş, oğluna. Dostluk çivileri çakmadan önce yaptığın o pürüzsüz cilalı tahta gibiydi. Sen ona çivileri çaktın, sonra çıkarttın o pürüzsüz yüzeyi zedeledin. Bundan sonrasında onun üzerinde ne kadar çalışma yaparsan yap eski haline döndüremezsin, anladın mı şimdi?” demiş.
Sevgili Engin arkadaşım Sinop yolunda anlattı bu kıssayı bana…
Ben de sizinle paylaşmak istedim.
Neden böyle bir şeyi anlatma gereği duydum dersiniz?
Özellikle bugünlerde dostluklar öylesine çok çivileniyor ki…
Yani zedeleniyor…
Neden böyle oldu?
Neden çabucak harcanır oldu dostluk…
Paradan…
Şan ve şöhretten…
Unvandan…
Tanınır olmaktan daha mı kolay kazanılıyor?
O nedenle mi onlar gibi o kadar çabuk harcanır oluyor?
Öyleyse varın harcayın…
Zaten herkes öyle yapıyor…
Bozuk para gibi harcanıyor dostluk…
Bir çırpıda…
Her şey bir tarafa bırakılarak…
Sonra da yazılar yazılır oluyor ‘dostluk’ üzerine…
Öğütler veriliyor…
Varın hayrını görün…
0 yorum:
Yorum Gönder