METİN KARAKOÇ VE İYGAD KARMAŞASI
Metin Başkan Erdal Karasansar’a içini dökmüş…
Bölgede Değişim Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Karasansar’a ‘Ne var, ne yok’ anlatmış.
“Çalışmadığımız, başarısız olduğumuz söyleniyor,” demiş. “Eğer çalışmamışsak, başarısız olmuşsak, İYGAD başkanı olarak bunun sorumlusu benim,” demiş ve noktayı koymuş.
*
Demek ki başkanın öyle söylemesi gerekiyormuş.
Ben biliyorum ki başarısızlıkta en az payı olan kişidir Başkan Karakoç.
Karakoç istiyordu ki, hem yönetim hem de üyeler İYGAD’A sahip çıksınlar.
Öyle olmadı tabi...
Başarıların sahiplenildiği gibi başarısızlığın İYGAD yöneticilerince sahiplenilmemesi başkanı bunalttı.
Söyleşinin satır aralarında bunlar da vardı.
*
Bendeniz İYGAD’DAKİ bu süregelen içedönüklüğün ve pasif çemberin kırılabilmesi için beynimden geçenleri yazıya dönüştürmede hep ısrarcı oldum.
Benim ve bazı arkadaşlarımın “Yönetim istifa etmeli. İYGAD üretken yönetimine kavuşmalı” şeklinde yazdığımız yazıların etkisi olduğunu düşündüğüm, içedönüklükten, dışadönüklüğe geçmeye karar almış olmaları önemliydi ki anlaşılan bu dışadönüklüğü de hayata geçirecekler.
“Bizler bu şekilde istifa etmeyiz. Seçimle gelen, seçimle gitmeli.” diyen yönetim kurulu, İYGAD’DA kan değişimini seçime giderek değil, kendi bünyelerinde yapılacak olan değişikliklerle en azından normal seçime kadar (2011 Mart’a kadar) götürmeyi deneyeceklermiş.
Bu da iyi bir aşama kuşkusuz.
Yazılarımızın işe yaradığını, uyuyan İYGAD yönetimini harekete geçirdiğini görmek de güzel.
*
Ya bundan sonrası?
Alınan bu karardan sonra kendi adıma “Yine de seçime gidilmeli ve bu yönetim değişmeli” düşüncesinde ısrar edilmemesi gerektiğine inanıyorum.
İYGAD yönetimi iç dinamizmini harekete geçirerek, kalan 1 yıl 3 aylık sürede İYGAD’IN hedeflerini gerçekleştirmeleri konusunda fırsat verilmelidir, diye düşünüyorum.
Çünkü niyet bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek olmalıdır.
Burada bu konuya nokta koyacağım ama İYGAD yöneticilerinin de; “Sen ayrılma başkan. Sen gidersen biz de gideriz. Seçimle geldik, seçimle gidelim.” şeklindeki açıklamaları ‘doğru bir yaklaşım’ gibi görülse de ‘samimi’ bir yaklaşım olmadığı da açıktır.
Eğer ‘samimi’ olsalardı, İstanbul’daki yerel gazetecilerin derneği bu noktaya gelmezdi herhalde…
*
Evet, yine de İYGAD, titreyip kendine gelme görüntüsü içinde.
Kendi adıma ‘başarırlar’ inancını içimde taşımasam da, bu süreçte başarılı olmalarını arzuluyorum
*
Küçük bir hatırlatma…
Bir başkan derneğin başı ve protokolüdür.
Yönetim; başkanın altını dolduran, içe ve dışa dönük çalışmaları gerçekleştiren; sözlü ve yazılı olarak da kendisine bilgi verilen bir kişidir…
Başkan da aynı zamanda kendisine ulaşan bu bilgiler doğrultusunda kurumunu en üst düzeyde temsil eder…
Yönetim; bunları, bu çalışmaları yapmazsa başkanın bütün çabaları boşunadır.
Ne demek istediğim anlaşılıyordur herhalde…
0 yorum:
Yorum Gönder